bi bakalım neler değişmiş hayatta...

bi bakalım neler değişmiş hayatta...

3 Eylül 2014 Çarşamba







"Bir Daha Yüzümü Görmeyeceksin" 

ve 

"Benzemez Kimse Sana" 

kitaplarının sevilen yazarı 

sevgili Seda Özay artık Postiga'da.

3 Kasım 2013 Pazar

Bir Daha Yüzümü Görmeyeceksin 
ve 
Benzemez Kimse Sana 

Milliyet Sanat Vitrinler'de!



İşte o an bakışına yakalandım; ‘mahcup’ desem değildin, ‘yenik’ desem değil…’Dilsiz’ desem değildin, ‘bir şey demek ister gibi’ desem değil… Hançer gibiydin, kalkan gibiydin… Yere çarpan başımı umursamaz, başıma gelenlere meydan okumaz gibiydin!

O an dedim ki; ’o senin değil, o hiç senin olmadı’
Düştü bu… Düştüğüm dışında kalan her şey düştü…
Ben sağ kaldım; ruhum öldü.


Seda Özay
Bir Daha Yüzümü Görmeyeceksin

Ama ben hâlâ seni istiyordum. Aslında nasıl biri olduğunu henüz kavramaya başlasam da ısrarla seni istiyordum. Kendi düşen ağlamaz ne de güzel bir atasözüdür zamanla daha iyi anlayacaktım.
Sana ‘Git hayatımdan’ dedim. Şimdi nasıl dönerdim ki, nasıl nasıl?
Böyle böyle: “Mesajınız Var: Seni Özledim.”

Seda Özay
Benzemez Kimse Sana


4 Ekim 2012 Perşembe


"bir daha yüzümü görmeyeceksin" adlı ilk kitabım ikinci baskısını yaparken, ikinci kitabım "benzemez kimse sana" da çok yakında raflardaki yerini alacak...





''İnsan, sadece sesini duyduğu üstelik ilk defa duyduğu bir sesle tüm odaklanmalarını kaybedebilirmiş demek ki. Ne düşünce, ne duygu, ne de iş-güç. Hatta acı bile. Sıradan bir gün, gökten düşen bir ses ile gök gürültüsü kulağında çınlarmış. O kulaklar ki artık diğer her sese sağırlaşırmış. Sen, beni azaltmaya önce duyularımdan başlamıştın.''

 Benzemez Kimse Sana 'dan küçük bir parça...
 

31 Temmuz 2012 Salı






İKİNCİ BASKI HEYECANI...



Heyecanlıyım evet!
Üstelik sebebim seneler öncesine dayanıyor.
Hayallerimin sınırsızlığına 'abartıyorsun, etme!' diyenlere inat daha fazlasını ettiğim için şimdi mutluyum bittabi.
Yazarken hissettiğim o müthiş huzur ve rahatlama artık tam anlamıyla uzun bir yolculuğa çıktı diyebilirim.

Aşkın her haline büründüğüm ve halimle-tavrımla kalmayıp cümlelere böldüğüm ilk kitabım 'Bir Daha Yüzümü Görmeyeceksin' ikinci baskıya hazırlanıyor.
Hem de ikinci kitabım 'Benzemez Kimse Sana' ile aynı tarihlerde sizlerle buluşmak üzere...

Hadi beraber bekleyelim!


23 Mayıs 2012 Çarşamba

'Bir Daha Yüzümü Görmeyeceksin' den sonra 'Benzemez Kimse Sana' dedim...


II. Kitabım 'Benzemez Kimse Sana' çok yakında tüm kitabevlerinde yerini alacak.
Önce Kitap' ın Kurucusu ve yayın yönetmeni Nursel Calap'la 22 Mayıs'ta imzalarımızı attık.
'Esme ve Dağlar'ın tuhaf aşk hikayesi sizin de kafanızı karıştıracak.'
Az kaldı, çok az...

8 Mayıs 2012 Salı

'İmza Günü'


13 Mayıs Pazar günü Kocaeli Kitap Fuarı'nda 'Bir Daha Yüzümü Görmeyeceksin' kitabımı imzlayacağım. Değerli okurlarımı 'Önce Kitap' B102 standına beklerim... ;)

10 Nisan 2012 Salı





15 NİSAN PAZAR GÜNÜ İZMİR KİTAP FUARI'NDA 'BİR DAHA YÜZÜMÜ GÖRMEYECEKSİN' KİTABIMI İMZALAYACAĞIM.
'ÖNCE KİTAP' STANDINDA GÖRÜŞMEK ÜZERE ;)

NoT: Afiş için sevgili Attila Şanbay'a teşekkür ederim.

28 Aralık 2011 Çarşamba

bu satırlar 'Bir Daha Yüzümü Görmeyeceksin' kitabımdan alıntıdır, bu siyah&beyaz görüntüm de kitabımın içindeki fotoğraflardan sadece biridir , hepsi sevgili M.Serdar Şamlı'nın objektifindendir ...

''’Ben her şeyi yazdım... Seni, beni, akıttıklarımızı, kandırdıklarımızı, utandıklarımızı…’’
Ben her şeyi yazdım... Yolumdan yürüyerek değil koşarak peşime düşen sevdanı da...
Gözlerini kapatarak sevişen bir adam tanıdım. Onunla gözleriyle sevişen bir kadın tanıdım. Ve aynı rüyayı aynı uykuda paylaşan iki kişi tanıdım... 
     ’’Sen ve Ben’’...
Sen ve ben aynı yastıkta ölebilirdik öyle demiştik… Hatırladım...

....

26 Kasım 2011 Cumartesi

''Doğum Günü Mumunun Yaktığı Mektup...''

                                                                                                                                                  

 ‘’DOĞUM GÜNÜ MUMUNUN YAKTIĞI MEKTUP'’…                                                

Yıllar sonra bugün…
Uzaklığın ve ben…
Hatıraların ve sen…
İşte baş başa kaldık yine …
Bazen bir dalga esiyor içimde, sanki senin olduğun kıyıya sürüklüyor beni. Hem itiraz ediyorum hem de teslim oluyorum. Bir bilsen bu hissi… Biliyor musun yoksa? Dalgaları gönderen sen misin yoksa? Buna nasıl da inanmak istiyorum…

Benim seninle bir alıp veremediğim var.
Bir  yüz yerleşmiş senden ve çakılmış sanki gözbebeklerimin içine, kimseye yüz verdiği yok. Bir ‘’özlemek ki’’ bana bıraktığın öfkelerimi öldürüyor. Halbuki öyle bir kalbim kırıktı ki sana…

Kalabalıktı her yer… Masada ikimizdik... Sen ne yaşıyordun içinde acaba ben ne yaşıyordum ki o uçurum çıktı karşımıza… Az önce gülerek yarınlara el uzatan ellerimiz nasıl oldu da kaçtı birbirinden… Nasıl oldu da önce sen kalktın ve ben hiç o masadan kalkamadım…
Sen hiçbir zaman anlayamayacağım gibi gitmiştin…
                                                              ve ben hala aslında o masanın bir kenarında,
kimselerin göremeyeceği bir köşede seni bekliyorum… Bana söylemeyi unuttuğun bir şeyler olmalı? Benim sende bir kalp sancım kaldı bunun mutlaka bir anlamı olmalı…

Senden hemen sonra ayaklarımı bulutlardan sarkıttım ve bir boşluğun içinde kendime sarılmayı bile hatırlamadım. Senin bıraktığın kurşun askerleri attım oradan yeryüzüne,
‘kimin başına düşerse düşsün’ diyerek… Kendi başıma düştüğünü bilmeyerek…

Gökyüzünden bir renk kaptım. Bunu hangi arada yaptım sorma bana.
Gözlerindi sanırım... Sanırım onlardan hatıra kalsın istedim… Uçsuz bir okyanusa atlamaya güç veren… Ufuk çizgisi bile olmayan denizlerde yüzdüren gözlerindi sanırım bana bunu yaptıran…

İyi misin gerçekten?
Mutlu musun mesela?

Fotoğraflarından kaçtığım ve boş sokaklarda koştuğum sevgili(m)…
Hangi geceler aklına düşüyorum acaba?

Dünyanın bütün tuzaklarına bel bağlamış iki aşıktık biz. Şarkılarımız vardı. Sanki sadece bizim için yazılmış, söylenmiş ve tarihe mühürlenmiş misali.
Kulağımın kıyısında sesin tıkanmış unutulmaz bir şarkı gibi… Sana şimdi ‘’vazgeçtim gözlerinden, vazgeçtim sözlerinden’’ demeli… Zaten yalandan kim ölebilmiş ki?

Kışlar çok zor geçti… Her sene daha fazla üşüdüm, kimseler anlamadı. Varlığın ile yokluğun arasına sıkışmış bedenim zamanın ne demek olduğuna hiç aldırmadı.
Kimi anlar oldu ki, şuursuz kahkahalarıma tav oldu dudak kenarına tutsak hüzünlü gülüşüm ve şarap kıvamını aştı sana ayyaş ruhum, sarsıldı beni son öpüşün… 

Büyüdüm, fasıllara karıştı ruhum... Yüzüme gözüme bulaştırdığım her şey sendendi ve sayende ele avuca sığmadı yalnızlığım… Bir başına kaldım.
Dağ kadardın sen…
Yol kenarından geçip gitti herkes kimse sen kadar olamazdı,olamadı da…

En çok Tanrının haykırışlarını sevdim senden sonra. Oradan oraya savrulurken,onun sesiyle durup uslandırdım ateşlerimi… Gün gelir de çıkarsan karşıma ansızın ,’Sana hala aşığım‘ diyebilmek için daha derinden nefes aldım.
Yeniden ve eskiden kalma bir küçük dokunuşun ile bütün kentlerin duvarları yıkılabilir aslında hala.Bir sarılışın bin ahımı siler,geçer.Sen benim maziye yer etmiş kızgınlığıma aldanma…

Bugün benim doğum günüm…
Sonbahar kadınıyım ben…
Kadehlerim camdan, kıra kıra geldim bugünlere…
Bakışlarım dilsiz, sözlerim kör… Susa susa, kör kör işledim seni içime…
Bir mum üfle oralardan lütfen benim için bu gece…
En çok hangi hatıraya yanıyorsa için,
                       sırf onun için üfle ve söndür, yanmasın canın, istemem,sen hala canımın içisin…

Büyüdüm, seni de bir büyüttüm ki içimde anlatamam. Uzanıp da tutamadığım sevdamın zincirlerini
Ara bul, çek al ve sar derken çok mu sessiz bağırdım acaba?
Korkularım kadardın… Korkmadan nasıl beni bıraktın?
Peki ya sen bir avuç kadar da olsa pişman mısın acaba?

Şimdi… Şu an… Seni özlüyorum…
Birinden duymuştum kimdi hatırlamıyorum ‘bir kalp yeniden onun için çarpmaya başladıysa hem de seneler sonra,bil ki onunki de çarpıyordur… ‘diyordu.

Bugün benim doğum günüm… Kendime ‘sana ait bir kalp çarpıntısı’ hediye ediyorum…

                                                                                                                             

                                                                             ‘’Tüm aşkımla…’’
    
                                     Seda Özay
            Tarih:03 Kasım 2009'da tarafımdan yazılmıştır...

TEKRAR MERHABA ...